Korkuyu Beklerken

05 Temmuz 2009 , In: TÜM YAZILAR
0


Bizim ilk günahımız belki de budur. Kapalı sistem yaratıklarının dış dünyaya karşı beslediği korkudur. Yaşama korkusudur. Fütuhat da, herkese ve her şeye boyun eğdirerek bu korkudan kurtulma çabasıdır. Dünyayı bir savaş alanına çevirdikten sonra, her yandan düşman saldırısı bekleyenlerin korkusudur. Bir şehire kapanıp, bütün ülkenin saldırısını bekleyen sarayın korkusudur bu. Sarayı kaleye çevirenlerin korkusudur. Kardeşleri tarafından öldürülmeyi bekleyen sarayın korkusudur. Her davranışın devlete yöneldiğini sanan paranoyak yöneticilerin korkusudur. Kültür korkusudur. Matbaadan, şiirden, resimden, felsefeden, hatta dinden korkmaktır bu. Halk Partisi nin Köy Enstitülerinden korkmasıdır, Demokrat Partinin modern resimden korkmasıdır. Bazı solcuların modern edebiyattan, modern sanattan korkmasıdır. Halkın içinde sivrilen esnafın, eşrafın, mollanın halktan korkmasıdır. Korkunun sonu yabancılaşmadır. Yeni yazarların kelimeler icad ederek azınlık olma telaşıdır, toplumsal sorunlara eğilerek kendini tanıma korkusudur. Kavram kargaşası yaratarak temel kavramlardan uzaklaşma çabasıdır.

Temel kavramların onu bir hiçe indireceği korkusudur. Korku ortadan kalkarsa postunu kaybedeceğinden korkan tekke şeyhinin korkusudur. Bunun için müeyyideler gevşektir. Herkes korkmalıdır ama ceza da uygulanmamalıdır.Müeyyideler hayatı zehir edecek kadar korkutmalıdır ama isyan ettirecek kadar kesin olmamalıdır. Neyin ne olduğu, hangi suçun cezası ne kadar olduğu bilinmemelidir. Fakat herkes her an, suç işlediği halde kendisine taviz verildiğini hissettiği için başı önünde dolaşır insanımız. Bizim ilk günah ımız budur cezalandırılmayan küçük günahların toplamı Hoşgörümüz de budur. Ayrıca devlet de aynı suçluluk duygusu içinde müeyyideleri uygulamaz. Bu bakımdan bağışlayıcıdır. Karşılıklı bir oyundur bu. Bağışlanmayan tek suç, bu oyunu fark etmek, bu oyuna karşı çıkmaktır. Gerçeği aramaktır. Bilim bunun için tehlikelidir, felsefe bunun için tehlikelidir, deneme bunun için tehlikelidir, roman ve hikaye bunun için tehlikelidir. Belirli kalıplar içinde kalan şiir bunun için tehlikesizdir. Taklitçi olmayan Batıcılık bunun için tehlikelidir. Gerçeği arayan Doğu bunun için tehlikelidir.

OĞUZ ATAY-Günlük-25 mart 1974

Sorun ‘bulma’ ,‘yazma’ ve özellikle de ‘yaratma’ sorunu değildi, sorun ‘olanı fark etme’ ,‘olanda derinleşme’sorunuydu.. yeni bir şey değildi aradığım.. yeni bir şey de yoktu sanırım.. bu noktada ‘oyunlaştırma’ ve ‘yeniden anlatma’ nın benim algıma, beklentilerime daha uygun olduğunu düşünmeye başladım.. daha ne kaldı diyerek kendi içime döndüğümü hatırlıyorum.. bilebildiğim kadarıyla işte her şey bitmişti.. karahüseyinoğlu,murat

Bir korkudan korku laboratuarı durumu olan Türkiye de kapitalizmin ürettiği korkudan korkuya (nevrotik) ek olarak, haraç imparatorluğu Osmanlılardan kalıt olan despotizmin ürettiği korku, Cumhuriyet döneminde de, bütün bu dönemin yarısından çoğunun sıkıyönetim ve olağanüstü durum yönetimiyle geçtiğine göre militarizmin ürettiği korkudan korku, bireysellikten yurttaşlığa geçiş sürecinin uzaması ve gecikmesinin ürettiği korkudan korku, bireysel mülkiyet hakkının çok geç kurulabilmesinin-burjuvazinin oluşmamasının- ürettiği korkudan korku, toplumsal, olumsuz birikimlerin doğurduğu ters gelenek, görenek ve tabuların(dinsel, cinsel ve askersel tabular) ürettiği korkudan korku, ve daha başka zorbalıkların sonuçları olan korkudan korkuları da göz önüne almamız gerekir. Kapitalizm her zaman ve her yerde korku üretecektir çünkü sermaye korkaktır ve korkan hep korkutmak zorundadır. Aziz Nesin

ÖYKÜSÜ: ‘O’ yalnız yaşayan biridir.. Bir gün, anlaşılmayan bir dilde yazılmış bir mektup alır. Üniversite de ‘ölü diller’ üzerinde uzman olan arkadaşına götürdüğü/okuttuğu mektup ‘size bildirine kadar evinizden çıkmayın’ anlamında bir uyarıdır… O, eve kapanır…Korkuyla, Korkuyu Beklemeye başlar..

Oyunlaştıran-yöneten: Murat Karahüseyinoğlu,

Yazan : Oğuz ATAY
Öteki Tiyatro
gmk bulvarı no:114 maltepe
ankara
2323293 4270787
Firma Detay Sayfası
Mesaj at
Harita
Takvim

Ajandanıza eklemek istediğiniz satıra tıklayınız
28.06.2009
18:00-20:00
12.07.2009
18:00-20:00

There are no comments yet. Be the first to comment.

Leave a Comment